Uzman Klinik Psikolog Neil Serem Yılmaz, “Aileler tüm imkanlarını bu kadar seferber etmişken gelen kötü notları kimi zaman kendilerine haksızlık olarak algılayabiliyor, ‘biz her şeyi yaptık, neden bu notlar hala düşük’ diyerek bu duruma öfkelenebiliyor, kendilerine ve emeklerine bir saldırı olarak algılayabiliyor. Oysa çocuğun akademik başarısı birçok değişkenin sonucu olarak karşımıza çıkıyor; çocuğun bilişsel ve öğrenme yetenekleri ile ilgili olduğu kadar, aile ortamı, anne babası ile ilişkisi, sosyal ilişkileri, okul ortamı gibi daha birçok faktör etkili oluyor. Bu nedenle çocuklar arasında kıyaslama yapılmamalı, her çocuk kendi potansiyeli ve imkanlarına göre değerlendirilmeli” dedi. Uzman Klinik Psikolog Neil Serem Yılmaz, zayıf karne kadar, başarılı karneye de doğru yaklaşılması gerektiğini belirterek, anne babalara doğru yaklaşımın 4’er püf noktasını anlattı:
Zayıf karneye 4 doğru yaklaşım önerisi
Sivri ve yaralayıcı ifadelerden kaçının
Notlar çocuğun zekası becerileri ya da kişiliği hakkında olumsuz bilgi vermez. Sadece zayıf olan derslerine işaret eder. Bu nedenle karnedeki zayıfları genellemekten ve sivri ifadelerden kaçının. ‘Senden adam olmaz’, ‘Tembel’ gibi çocuğun kişiliğini yaralayacak, öz güvenini ve benlik saygısını azaltacak ifadelerden kesinlikle uzak durun. Böyle bir muamele çocuğu motive etmez, aksine kendini değersiz ve beceriksiz hissetmesine, ailesinden duygusal olarak uzaklaşmasına yol açar. Yine, ‘Bizi çok üzdün’, ‘Emeklerimizi boşa çıkardın‘ gibi çocuğu derinden etkileyebilecek duygusal, aşağılayıcı üslup ve fiziksel cezalar da çocuğu çıkmaza sürükler.
Kendinizi de sorgulayarak, birlikte yol haritası belirleyin
Geçen sürece yönelik kendi tutumlarınızı da gözden geçirin. Acaba çocuğa çok mu müdahale edildi, çocuk yalnız mı hissetti, yoksa çocuğa çok koruyucu davranılarak bir şeyler yapması farkında olmadan engellendi mi? Dolayısıyla “Acaba çocuk bu karne ile bize ne anlatmak istiyor” diye düşünerek, karnenin mesajını doğru anlamaya çalışın. Çocuğunuza “Sanırım zor bir yıl geçti. Sonuçlar senin de istediğin gibi olmadı. Aslında biz senin daha iyisini yapabileceğini biliyoruz. Ama ne oldu da acaba işler ters gitti, ne seni zorladı (eğer kötü notlar alması ile ilgili bir tahmininiz varsa o paylaşılır) birlikte anlayıp bir yol bulalım, çünkü bu böyle olmaz’ gibi hem bir sorun olduğunu dile getiren, nedenleri hakkında düşünen ama aynı zamanda çözüm üreten bir konuşma yapın. Bu çocuğu motive edecek ve çaresiz hissetmesini engelleyecektir.
‘İş işten geçti’ mesajı yerine ‘Birlikte düzelteceğiz’ mesajı verin
‘Şimdi yeni bir yıla gireceğiz yazı iyi değerlendirelim, sen bir dinlen, kafanı boşalt, oyunlarını oyna, ama önümüzdeki yıl biz de sana destek olacağız; sen de elinden geleni yaparsın, biliyoruz sen de iyi bir karne getirmek isterdin. Bu yıl böyle oldu ama seneye düzeltebilirsin. Seneye elinden geleni yaparsın’ gibi yaklaşımlarla çocuğa telafi ve tamir etme seçeneğinin olduğunu hissettirin.
Motive edin
Kötü karneyi görmezden gelmek de doğru değil. Çünkü çocukta ‘önemsenmeme’ hissine yol açar. Ancak pozitif yönleri üzerinden güçlendirmek çocuğa güç verir. Bu nedenle ‘Bak geçen yıl karnende böyle böyle güzel notlar vardı, demek ki senin içinde iyi notlar alabilecek bir başarma gücün var, bu sefer olmamış olabilir ama bu güç senin içinde ve yeniden bu gücü kullanıp iyi notlar alabilirsin, biz de sana bu yönde destek olacağız’ gibi çocuğu güçlendiren konuşmalar yapın.
Başarılı karneye 4 doğru yaklaşım önerisi
Çocuğunuzu ödüle boğmayın
Başarılı olan ve takdir belgesi alan çocuğunuza gereğinden fazla övgü ve onu ödüle boğmak da yapılacak en büyük yanlışlardan biri. Çocuklar büyük ödüllere boğulmamalıdır. Çocuğun yaşına uygun ve makul bir karne hediyesi çocuk için son derece teşvik ediciyken, çok büyük ödüller çocukta sanki o notları anne baba için aldığı duygusu uyandırabilmekte, çocuğun ders sorumluluğunun kendine ait olduğu duygusunu sahiplenmesini güçleştirmektedir” diyor. Öteyandan çocuğa daha önce karne hediyesi olarak bir söz verildiyse bunun mutlaka yerine getirilmesi gerektiğini belirten Neil Serem Yılmaz “Verilen ve nedeni iyi açıklanmadan tutulmayan/tutulamayan sözler çocukta hayal kırıklığı ve anne babanın verdiği sözlere dair bir güvensizlik hissi oluşturabilir.
Başarısını önemseyin, mükemmeliyetçilikten kaçının
Çocuğunuzun çabasını ve başarısını görmezden gelerek önemsizleştirmeyin. Mutlaka takdir edin, duygusal gelişimini destekleyecek küçük bir ödül verin. Mükemmeliyetçi yaklaşımdan ise mutlaka kaçının.Mükemmelliyetçi tutumdan uzak durmak, uç söylemlerden kaçınmak son derece önemlidir. ‘Bütün notların 100, neden şu notun 95 ‘gibi mükemmelliyetçi bir tutum çocuğun emeğinin görülmediği ve hep daha fazlası istendiği hissini oluşturabilir.
Üstün zekalı etiketi yapıştırmayın
Çocuğa ‘üstün zekalı’ gibi etiketler yapıştırarak, çocuktan çok yüksek beklentilere girilmemesi gerekiyor. Çünkü bu durum çocuklar için baskı unsuru oluşturabiliyor. Var olan başarısını kaybetmekle ilgili performans kaygısı ya da sınav kaygısı gibi zorluklar gelişebiliyor. ‘Benim çocuğum çok başarılı, şu bölümü, şu üniversiteyi kazanacak’ gibi söylemler, çocukları bu yük altında ezerek, yoğun stres yaşamalarına yol açıyor. Ders başarılarını da artırmaya yardımcı olmadığı gibi, aksine gerilemelerine neden olabiliyor.
Çocuklarınızı kıyaslamayın
Karnesi iyi olan hatta takdir belgesi alan kardeş, karnesi kötü olan kardeşe kesinlikle örnek gösterilmemelidir. Bu tür bir kıyaslama fayda yerine zarar getirir. Çocuklar arasında yoğun bir rekabete ve kıskançlığa neden olarak kardeşlerin aralarını bozabilirken, anne babanın kendisini bu nedenle sevmediği hissine de yol açarak yalnızlık hissine neden olabilir.